? İnsanlar hiç beklemedikleri, tahmin etmedikleri anlarda hiçbir şekilde kabul etmeyeceği olumsuz olaylara tanık olabiliyor bazen de bizzat kendisi olayın içerisinde yer alabiliyor. Bu olumsuz olayların geride bıraktığı psikolojik travmayı atlatabilmek adına alanında uzman kişilerden profesyonel yardım alıyorlar. Psikoterapi sürecine adım atmak bile bu travmayı yaşayan danışan için büyük bir başarıdır. Çünkü bazı kişiler tedavi olmayı reddedebiliyorlar. Tedaviyi kabul eden, terapi almak isteyen danışanlar tabi ki yaşadıkları bu olumsuz ve üzücü olayları anlatacağı, özelini açacağı için terapistine güvenmek istiyorlar. Güven duygusu, danışan ve terapisti arasında olması gereken en önemli kriterlerin başında gelmektedir. Danışanı ile göz teması kurarak güven bağı oluşturmaya çalışan terapist, ilk seansta danışanın neler yaşadığını, neler hissetiğini anlamaya çalışıyor, seans sonunda ise sürecin nasıl ilerleyeceği, seans sıklığı hakkında danışanına bilgi veriyor. Seans süreleri ortalama olarak 45-50 dakika olurken bu süre danışan kişinin ruh haline göre azalıp artabiliyor. Terapist danışanı ile arasında uyum yakaladığı anda danışanının kendi isteği doğrultusunda konuşmasını istiyor. Danışanını yaşadığı olayları anlatması için zorlamıyor, anlatıkları, yaptıkları ya da yapmadıkları konusunda eleştirmiyor, sorgulamıyor. Danışan kişi hakkında kafasında oluşturduğu düşüncelerini kendi içerisinde ifade ediyor ya da bir kağıda not alıyor. Terapi sürecinde herhangi bir risk bulunmuyor fakat kişinin yaşadığı olumsuz ve irrite edici konular tekrar gündeme geldiği için rahatsızlık duyabiliyor, hırçınlaşabiliyor ya da ökfe patlaması yaşayabiliyor. Bununla birlikte aslında danışan yaşadığı tüm bu süreci, sadece kendi sesinin duyulduğu bir ortamda anlatırken kendisini dinleme fırsatı yakalıyor ve aslında ne düşündüğünün ya da ne hissettiğinin farkına varabiliyor. Çünkü bazen çevrenin sesini yükseltirken, kalp sesimizi farkında olmadan kısabiliyoruz ve kendi hayatımızda alacağımız kararları istemeden de olsa başkalarının almasına müsaade edebiliyoruz. Hayat uzun bir yolculuk ve bu yolculukta yolcular çeşitli tümseklerle karşılaşabiliyorlar. Bazısı teğet geçerken bazısı yıkıp geçiyor. Olan olmuş mantığında ilerlersek eğer, önemli olan, olayı yaşadıktan sonra altında kaldığımız enkazı üzerimizden nasıl atacağımıza bakmalıyız. Bu süreçte bizlere danışmanlık yapan kişiler, bu travmatik olayların bırakığı hasarı en aza indirerek, psikolojikman olabildiğince az etkilenmemizi sağlıyorlar. Terapistlere yanlızca tek bir danışan başvurabildiği gibi, evlilikleri ya da birliktelikleri yolunda gitmeyen çitfler de, çift terapisine başvurabilirler. İçinde bulundukları ortam gereği birbirlerine kırıcı, intici herhangi bir söz söylemeden, hakaret etmeden, fiziksel şiddete başvurmadan konuşup birbirlerini algılayan çiftler, sorunun temelinde ne olduğunun farkına vararak bu sorunu ortadan kaldırabilirler. Fakat danışan tek bir kişi ya da çift olarak terapiye katılsa da, bu katılımı kendi isteği ve rızasıyla gerçekleştirmesi gerekiyor. Seanslara istemeyerek katılan danışanlar, bu seansları zaman kaybı olarak görebilir ve bu sayede verim alamazlar. Aynı şekilde danışan kişinin psikiyatri uzmanı tarafından görülmesinin gerektiği durumlarda, bu durum danışan ile paylaşılmalıdır. Kendi isteği doğrultusunda görüşmeyi kabul edebilir ya da tedaviyi reddedebilir. İntihar teşebbüsünde bulunan kişilerin de psikiyatri uzmanı tarafından görülmesi gereklidir. Eğer psikiyatri uzmanı danışanın hastaneye yatması gerektiğini düşünüyorsa bu durumun da danışan tarafından kabul edilerek yapılması sağlanmalıdır. Kısacası terapi süresince danışan kişi ya da kişiler hakkında alınan ve uygulanması gereken kararlar danışan ile paylaşılır ve rızası istenir. Danışan kişi istediği zaman diliminde terapi sürecini sonlandırma hakkına sahiptir. Ancak bu durumu seans sırasında terapist ile paylaşmalıdır ki, terapist bu kararın sağlıklı olup olmadığı konusunda bir fikre varabilsin ve ona göre de seansın uzması ya da sonlandırılması konusunda danışanına bilgi verebilsin. Ve unutulmamalıdır ki danışan kişi ya da kişilerin terapisti ile paylaştığı duygu ve düşünceleri mahremiyet ilkeleri göz önünde bulundurularak, danışanın lehine işleyecek durumlar dışında hiçbir kişi ya da kurumla paylaşılmaz.